top of page

BOŞANMA SÜRECİNDE ÇOCUK VE AİLE

Boşanma her çocuk için bir travmadır. Öncesi ve sonrasına baktığımızda ise, yıkıcı durumlarla sıklıkla karşılaşılmaktadır. Öncesine bakacak olursak , anne ve babanın boşanma kararını kesinleştirmeleri gerekir. Ebeveynler bu kararlarını kesinleştirmeden bu durumu çocuklara kesinlikle açıklamamalıdır, çünkü sonrasında karardan vazgeçilse bile bu durum çocukta yine kaygı yaratmaktadır. Çocuk sürekli anne babasının en küçük tartışmada ayrılacakları kaygısını yaşayacaktır. Çocuk açısından bakıldığında ise , özellikle erken çocukluk dönemindeki çocuklarda (2-6 yaş arası) çocuk boşanma kararından kendini sorumlu tutmaktadır. Ve bu nedenle anne babasını barıştırmak için ve bu karardan vazgeçirmek için planlar yapmaya çalışır. Bu sebeple boşanma kararı kesinleştiğinden itibaren ebeveynler bu kararı çocuklara açıklarken boşanmanın sebebinin çocuğun kendisinden kaynaklanmadığı özellikle vurgulamalı ve bu konuda tutarlı olunmalıdır. Ve çocuğun anne ve babasını barıştırma düşüncesine kapılmaması için bu ayrılığın kesin olduğu belirtilmelidir.


Yine çocuğa açıklamada bulunurken velayet kimde kalacaksa çocuğun onunla beraber yaşayacağı, evden ayrılacak olan ebeveynin ise düzenli aralıklarla görüşebileceği, onda kalabileceği o ebeveynin evinde de bir odası olacağı çocuğa anlatılmalıdır. Çocukların sağlıklı bir yuvada bulunabilmesi için, her gün aile içi tartışma ve kavganın yaşandığı bir ortamda bulunulmasındansa, boşanmanın daha sağlıklı olduğu bilinmektedir. Ayrıca boşanmanın sadece eşler arasında olduğu , çocuktan boşanmanın söz konusu dahi olamayacağı çocuğa anlayabileceği şekilde izah edilmelidir.


Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkilerine geldiğimizde ise:


Erken çocukluk döneminde (2-6 yaş) : Evden ayrılan baba ise[çoğu zaman ] erkek çocuklarda baba figürüne karşı bir boşluk oluşacaktır ve baba modeli olmayacağı için cinsel kimlik gelişimi bu dönemde olumsuz etkilenebilmektedir.

Kız çocuklarında ise , koruyucu kollayıcı figürün eksikliğini duyabileceği bir durum ortaya çıkmaktadır,

Kız ve erkek çocuklar üzerindeki ortak etkilerine bakıldığında ise yine bu süreçte regresyonlar( geri çekilme), alt ıslatma( enüreziz) ,parmak emme, tırnak yeme, şiddetli yalnızlık ve yoksunluk duygusu görülmektedir.


Okul döneminde ise, (6-12 yaş) : Erkek çocukta akranlarına karşı şiddet eğilimi, öfke patlamaları görülür.

Kız çocuklarında ise, babadan yeteri kadar ilgi ve sevgi alamadığı için bu dönemde karşı cinse karşı duygusal boşluklar ve duygusal yakınlaşma oluşabilmekte , iyi ve kötü davranış arasındaki farkı anlamada güçlük çekebilmektedirler.

Kız ve erkek çocuklar üzerindeki ortak etkilere bakıldığında ise, akran zorbalığı , okul performansında düşüklük görülebilmektedir.


Ergenlik dönemine bakıldığında(12-18 yaş) : Erkekte çocukta hayata karşı duruşta çeşitli zorluklarla karşılaşılmaktadır. Baba modeli olmadığı için hayat mücadelesinde özellikle ekonomik hayatta ve hayatın hemen her alanında büyük sorunlarla karşılaşacaktır.

Kız çocuğuna bakıldığında ise: baba sevgi ve ilgisine karşı açlıktan dolayı, karşı cinsten gördüğü ilgiyi gerçek sevgi ve aşk sanmakta ve bundan dolayı da erken cinsel ilişkilerin yaşandığı görülebilmektedir.

Ergenlik döneminin kız ve erkek çocukta ortak etkilerine baktığımızda ise: her iki çocukta hayata hazırlanma ve atılım konusunda baba figürü olmadığı için çekinceler ve belirsizliklere karşılaşabilmektedirler. Bu sebeple ilk satırda da değinildiği gibi boşanma her çocuk için bir travmadır, fakat önemli olan bu durumun en az hasarla atlatabilmesini sağlamaktır. Buradaki en büyük görev ise anne ve babalara düşmektedir.

Bu travmanın azaltılmasında çocuklar için olan günlerde( doğum gününde , dini ve milli bayramlarda) ebeveynlerin saygı çerçevesinde bir araya gelebilmesi gerekmektedir.


Emine BAYIR

Çocuk Gelişimi ve Aile Danışma Uzmanı

Comments


bottom of page