Down Sendromunda Öncelik Ne Olmalı ? Özel Eğitim mi Fizyoterapi mi ?
Down sendromu bilindiği üzere kromozomal bir farklılıktır. Ve bu farklılıktan kaynaklı fiziksel ve zihinsel gelişimde yetersizlikler meydana gelmektedir. Down sendromlu birey doğası gereği kassal ve kemiksel birtakım problemlerin yanında kalp sorunu gibi sekonder hastalıkların da eşlik ettiğini biliyoruz. Anne karnında her ne kadar tanı koyulabilse de ailelerin süre içinde gelecek konusunda veya doğumdan sonrası hakkında yapacakları konusunda yeterli bilgiye sahip olamayabiliyorlar. Ancak doktorların tavsiyesi ve erken müdahaledeki bilinçlilik sayesinde bu çocuklar akranlarına yakın bir gelişim gösterebilirler. Her çocuğun yetersizlik düzeyi değişse de down sendromlu çocukların gereksinimleri fiziksel gelişime destek veya zihinsel gelişime destek hatta dil konuşma ve duyu bütünleme şeklinde çok çeşitli olabilir.
Hayatının ilk anlarında zihinsel gelişim değerlendirmesi sınırlı kalabilir. Ancak bu çocuklarda bariz şekilde gözlenebilen şeyler; kas güçsüzlüğü, aşırı esnek oluşları, normal motor gelişimi geriden takip etmeleri ve bunun yanında ilerleyen yaşlarda kemik ve eklem deformiteleri meydana gelebilmesidir. Bu da fizyoterapi ihtiyacının doğumdan sonraki ilk andan itibaren olduğunun göstergesidir. 0-3 ay aralığında çocuğun değerlendirilmesi veya desteklenmesi genellikle motor hareketler üzerinden olabilmektedir. Bunlara göz takibi, baş ile birlikte göz takibinden başlanıp sonrasında el-ayak ve gözlerin koordinasyonu ile devam edilir. Hipotoniden kaynaklı olarak ortaya çıkan gevşeklik çocuklarda kol, bacak ve başı organize ve kontrollü şekilde kullanamamasına yol açtığından orta hat çalışmaları da erken dönemde oldukça önemlidir. 3 ayın sonunda ise diğer motor becerilerin önkoşulu olan baş tutma bize gelişim basamakları hakkında önemli veriler sunar.
Down sendromu tanılı çocuklarda maalesef baş tutmanın gecikmesinden önce anneler genellikle memeyi ememediğini söyleyerek bazı durumlardan çoktan şüphelenmeye başlamışlardır. Bunların hepsi down sendromunun doğası gereği var olan motor cevaplardır. Sonrasında oturmada gecikme, emeklemenin kendine özel olarak kompanse edici mekanizmalarla ortaya çıkışı ve son olarak yaşın ilerlemesine rağmen yürümenin gecikmesi şeklinde durumlar meydana gelmektedir. Tabi ki hal böyle olunca fizyoterapi bebeğin dünyaya gelişinden itibaren en çok müdahale alanı olarak ön plana çıkmaktadır.
Fizyoterapide izlenen yol genellikle şöyledir; belli bir seviyeye gelsin sonrasında özel eğitim ile desteklenir şeklindedir. Çalıştığım dönemlerde sistematik olarak bu böyle devam etse de bunun böyle olmaması gerektiğini düşünmekteyim. Çoğu zaman yaşamın ilk yıllarında motor gelişim daha önemli gibi gözükse de bilişsel gelişimin de aynı anda desteklenmesi gerektiğini düşünmekteyim. Rehabilitasyon Merkezlerinde bu durumun önce motor gelişim ve daha sonra özel eğitim şeklinde ilerlemesinin sebebi de verilen ders saatleri kısıtlılığı ve motor gelişimin de daha hızlı olması nedeniyle tercih edilmektedir. Bir fizyoterapist olarak söyleyebilirim ki mobilitesi (hareketliliği) yaşına uygun düzeyde gelişmeyen çocuklarda bilişsel becerilerin de sınırlı olduğudur. Yaşamın ilk yıllarında çocuklar hareket ederek çevreden veri toplamaktadırlar. Ve bu çevreden gelen bilgileri işlememektedirler ve her bir farklı duruma farklı yanıt oluşturmaktadırlar. Bu sayede motor gelişim ve bilişsel gelişim birbirini tamamlamaktadır.
Down sendromunda ya da ağır seyretmeyen hipotoni durumlarında genellikle geç de olsa bu çocuklar motor gelişim açısından yaşıtlarını yakalamaktadırlar. Ancak bilişsel gelişimin de eş zamanlı olarak gelişim gösterebilmesi için motor gelişimi destekleyen müdahaleler ile erken dönemde desteklenmelidir. Bilmelisiniz ki hem fiziksel hem de zihinsel etkilenimi olan çocuklarda fizyoterapi ve özel eğitim ayrılmaz bir bütündür.
Şule TEZCAN
Fizyoterapist
Comments