Kaynaştırma Kararı Nasıl Veriliyor ?
Güncelleme tarihi: 2 Eki 2023
Merhaba değerli veliler,
Bu yazımda sizler için RAM’lardan çıkan özel eğitim sınıfı/kaynaştırma kararlarının neye göre alındığını, hangi öğrencilerin bu sınıflara uygun olduğunun nasıl değerlendirildiği konusunu ele alacağım.
Kıstasların daha iyi anlaşılması için bunu iki öğrenci üzerinden örneklendirirsem sanırım konu daha net anlaşılacaktır. RAM’a başvurmuş aynı yaşta aynı tanılı iki öğrencimiz olsun. Ali ve Ayşe. İkisi de 2.sınıfta ve OSB tanılı olsun.
Ayşe’yi değerlendirmeye alıp performansına baktığımızda;
akademik beceriler alanında okuma ve yazmayı öğrenmiş,
sayıları tanıyor ve yazıyor, basit toplama işlemlerini yapabiliyor olsun.
Aynı zamanda Ayşe sosyal beceriler anlamında da problem davranışı olmayan,
yönerge alabilen ve iletişime açık bir öğrenci.
Ali ise;
seslerin hepsini tanımıyor, tanıdığı seslerde hece birleştirmesi yapamıyor,
Matematik alanında da yine yaşıtlarına göre oldukça alt düzeyde olduğunu sadece rakamları bildiğini varsayalım.
Sosyal beceri anlamında Ali’nin de Ayşe gibi problem davranışı yok ancak
göz teması kurmuyor ve
yönerge almıyor.
Tüm bu performans ve değerlendirme sonuçlarına göre Özel eğitim değerlendirme kurulunda dosyaları görüşürken bu iki öğrenci için hangi kararları alacağımıza bakalım.
Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği Madde 44 d) bendi bizlere diyor ki: “Eğitsel değerlendirme ve tanılama sonucunu dikkate alarak birey için en az sınırlandırılmış eğitim ortamı ve özel eğitim hizmetine ilişkin öneride bulun.”
Aslında bu madde öğrenciler için alınmış tüm kararların temelinde var. Yani ben öğrencim Ayşe ve Ali için karar verirken hem eğitsel performansını göz önünde bulunduruyorum hem de en az sınırlandırılmış eğitim ortamına yerleştirmeye çalışıyorum.
Ayşe’nin değerlendirmesi sonrasında Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu’nda dosyayı görüştüğümüzde performansına en uygun yönlendirme kararının TZK(tam zamanlı kaynaştırma) olduğunu düşünürüz.
Peki neden?
Ayşe için TZK düşünmemin önemli iki temel sebebi var. Bunlardan ilki öğrencinin akranlarıyla arasındaki farkın destek eğitim odasından alacağı eğitimle kapanıp kapanmayacağı. Yani Ayşe kendi sınıfında akranlarıyla birlikte eğitim görmeye devam ederken örneğin matematik alanında yaşıtlarına göre geri kalmışlığını destek eğitim odasındaki gördüğü derslerle azaltabilir mi? Bu soruya cevabım evetse ikinci önemli noktayı soruyorum. Öğrencinin sınıf içi düzeni bozacak, kendini veya arkadaşlarını olumsuz yönde etkileyebilecek problem davranışları var mı? Problem davranıştan kastım öğrencinin kendine veya arkadaşlarına vurma, zarar verme, sınıf içinde sürekli gezinme yani sınıftaki diğer öğrencileri olumsuz etkileyecek davranışlar vs. Bu soruya cevabım hayırsa öğrenci için TZK kararı kafamda iyice netleşmiş oluyor.
Ali’nin dosyasını kurulda görüştüğümüzde alacağımız karar ise özel eğitim sınıfı olacaktır. Velilerimizin aklına ilk gelen soru “aynı sınıf ve aynı tanılı çocuk biri neden özel eğitim sınıfına gönderildi de diğeri aynı sınıfında kaldı?” olacaktır. Nedenini basitçe şöyle açıklayayım sevgili veliler; aslında yukarıda Ayşe’nin TZK kararı için sorduğum iki soruyu Ali için cevaplandırdığımda tam tersi bir tablo önümüze çıkıyor. Yani eğer Ali için TZK kararı almış olsaydık, akranları sınıfta çarpma ve bölme işlemlerine geçerken Ali haftanın bir iki günü birkaç saat destek eğitim odasında daha yeni rakamları öğrenmeye çalışacaktı. Bu durum sonucunda da akranlarıyla Ali’nin arasındaki makas açık olarak devam edecekti. Bunun yerine Ali özel eğitim sınıfında eğitimine devam ettiğinde kendi düzeyine uygun daha yoğun bir eğitime maruz kalacağı için gelişmesi de buna oranla daha hızlı olacaktır.
Şimdi işin bir de şu yanını düşünen velilerim olacaktır çocuğum akademik olarak iyi ancak problem davranışı var diye özel eğitim sınıfına mı gitmeli? İşte bu noktada devreye sınıf öğretmeni giriyor. Çünkü sınıf içerisindeki davranış sağaltımı ve sınıf içi yönetimi öğretmene aittir. Yani öğretmen sınıf içerisindeki gezinme davranışı olan bir öğrenci için problem davranış sağaltımı yapıp sınıf içi uyumsuzluğa izin vermemişse tabi ki o öğrenci kaynaştırma sınıfında devam edebilir. Ya da bunun tam tersi bir durumda yeterli düzey akademik beceri ama yoğun davranışsal problem gibi bunun için de özel eğitim sınıfı kararı düşünülebilirdi. Ancak bunun da nihai kararı tabii aile-okul ve ram iş birliği içerisinde verilmelidir.
Konuyla ilgili son olarak şuna dikkat çekmek istiyorum. Bir öğrencinin RAM’da değerlendirmesi yapılırken ve okul kararı verilirken öğrencinin sadece tek bir yönünün ele alınıp eğitsel yani akademik performansına bakıldığı düşünülmesi büyük bir yanılgıdır. Öğrencinin performansı bir bütün olarak ele alınıyor. Bunun içine akademik beceriler, dil-konuşma becerileri, sosyal beceriler, günlük yaşam ve toplumsal yaşam becerileri hepsi dahil.
Bir de yine aynı şekilde öğrenciyle ilgili alınan kararda sadece değerlendirmeye alan öğretmenin yani bir kişinin görüşü de belirleyici değildir. RAM’larda yer alan Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu dediğimiz kurul minimum 5 kişiden oluşmak zorunda (ki bu sayı genelde özel eğitim öğretmenlerinin kurul içinde ağırlıkta yer aldığı durumlarda 7’yi 8’i buluyor). Bu demek oluyor ki bir çocukla ilgili karar alınırken o kuruldaki kişi sayısı kadar görüş belirtiliyor, tartışılıyor ve en sonunda oy çokluğu ile öğrenciye ait karar çıkıyor. RAM’da çalışan bir özel eğitim öğretmeni olarak şunu açıkça söyleyebilirim ki abartısız olarak bir öğrencinin durumuyla ilgili iki saat boyunca kurulda tartıştığımızı biliyorum. :) Bu nedenle alınan kararlarda çocuklarımız için en doğru kararı vermeye çalıştığımızın bilincinde olup içinizi ferah tutabilirsiniz.
Okulda, RAM’da çalışan tüm özel eğitim öğretmenleri olarak çocuklarımız için en sağlıklı kararı vermek için çabaladığımızı, tüm velilerimizin farkında olması dileğiyle.
Sevgiler.
ÖZNUR ORHAN
ÖZEL EĞİTİM ÖĞRETMENİ
Comments