top of page
Yazarın fotoğrafıZafer Yönden

Otizm Spektrum Bozukluğunda Gıda Takviyesi Kullanımı

Güncelleme tarihi: 11 Şub


Otizm bir diğer değişle Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) geri planında genetik faktörlerin ve çevresel faktörlerin yattığı geniş bir yelpazeye sahip bir hastalıktır. Keşfedildiği ilk günden bu yana sıklığı her geçen gün artarak, en son verilerde sıklığı 1 / 50'lere kadar yükselmiştir. Rahatsızlık mıdır farklılık mıdır tartışmaları bir taraftan sürerken bir taraftan da geniş kitlelere etkilediği için bir halk sağlığı problemine hızla dönüşmektedir.

Problemin asıl kaynağı tespit edilemediği için çözüme dair strateji geliştirmekte zor hale gelmektedir. Öğrenme güçlükleri, sosyal adaptasyon problemleri, kendilerine zarar verme davranışları gibi çok geniş bir belirti grubuna sahip olan otizmi düzeltmek için çok farklı yöntemler kullanılmaktadır. Özel eğitim ve duyu bütünleme terapileri listenin başında bulunurken, ilaç tedavileri de bu uygulamalara ek olarak rutin de sıklıkla kullanılmaktadır. Değişik eğitim yöntemleri ve farklı ilaç uygulamaları ile güzel sonuçlar alınmasına rağmen kesin bir uygulama kalıbı tedavi yöntemi olarak henüz oturtulabilmiş değildir.

Hastalığın patogenezinde genetik faktörlerin, özellikle metabolik problemler ile birlikte seyreden bazı rahatsızlıkların olması dikkatleri bu yöne çekmiştir. Bağışıklık sistemlerinin zayıf olması, seçici beslenme alışkanlıkları geliştirmeleri, uyku problemlerine sahip olmaları ve özellikle sindirim sistemi ile alakalı problemler yaşamaları otizmde ortak semptomlar bütünü olarak ortaya çıkmaktadır. Ebeveynlerin mevcut metabolik problemleri, gebelik süreçleri gibi değişik faktörlerin de otizmin gelişimine katkıda bulunduğu bu günlerde yapılan çok sayıda çalışmayla ortaya konmaya başlanmıştır. Doğum şeklinden, anne sütü alma süreçlerine varıncaya kadar birçok faktör, mide-bağırsak sistemi gelişimi ile alakalı problemleri ortaya koymakta ve tüm bu süreçlerin otizmin oluşmasına dair etkileşimde bulunduğu farklı çalışmalarla bilimsel olarak ispatlamaktadır.

Son çeyrek asırlık dönemde, tıbbın bağırsak florasını keşfetmesi ve mikrobiyotanın beyin gelişimi ile ilgisinin bilimsel çalışmalarla ispatlanması, otizm bağırsak ilişkisini her geçen gün daha kuvvetli bir şekilde ortaya koymaktadır. Tüm bu bilimsel veriler otizmde mevcut tedavi yöntemlerini ek olarak destek bir tedavi yöntemi olarak metabolik süreçlerin düzenlenmesini ve bağırsak dolayısıyla beslenme problemlerin ortadan kaldırılmasını zorunlu hale getirmektedir.

Sindirim sistemi özelde mikrobiyota problemlerinin artık laboratuvar testleri ile ortaya konulabilmesi bu başlıklarda yapılabilecek düzenlemeleri daha bilimsel bir platforma oturtmuştur. Otizmde yaşanan metabolik problemlere yakından bakıldığında özellikle metilasyon döngüleri ile ilgili problemlerin bu sahada önemli bir başlık olduğunu ortaya koymuştur.

Bilimsel verilerin otizm konusunda bu kadar hızlı ve detaylı bir şekilde gelişmesi bu gelişmeleri klinik uygulama olarak otizmli bireylere uygulama şansını beraberinde getirmemiştir. Bu bilimsel verilerin metabolik problemleri düzenleme adına özellikle beslenme başlığı ile kliniğe sokulması çok elzem bir ihtiyaç olarak ortada durmaktadır. Tıp ve diyetetik disiplinlerinden bu konuda net bilimsel verilerin ortaya konulmaması, klinik uygulama tavsiyelerinin tanımlanmamış olması bu başlığın aileler tarafından uygulanmasını mümkün kılmamaktadır.

Değişik beslenme yöntemlerinin, eliminasyon ve rotasyon diyetlerinin deneme yanılma yoluyla aileler tarafından uygulanması ve başarılı sonuçların alınması bu başlığa olan ilgiyi hızla artırmıştır. Otizmli bir bireye sahip olup neredeyse birkaç farklı beslenme yöntemini ya da belli bazı gıda takviyelerini kullanmayan aile yok gibidir. Bu tarz uygulamaları kulaktan dolma bilgilerle uygulamaya çalışmak aileleri maddi ve manevi birçok sorunla baş başa bırakmaktadır ve bazı durumlarda iyileştirme yönünde yapılan çabalar kötüleşme ile sonuçlanmaktadır. Özellikle çok seçici beslenme alışkanlıkları geliştirmiş olan bu çocukların beslenmelerini düzenlemek çok büyük bir problem olarak ortada durmaktadır.

Beslenme konusunda değişik nedenlerle başarısızlığa uğrayan aileler bu başlıktan umudu kesip beslenmeyi gıda takviyeleri üzerinden düzenlemeye yönelmektedirler. Gıda takviyesi kullanımı söz konusu olduğu zaman destek alabilecekleri herhangi bir sağlık kuruluşu veya eğitim birimi olmadığı için kendi çabalarıyla ulaşabildikleri bilgilerle gıda takviyesi kullanımı başlığını düzenlemeye çalışmaktadırlar. Çok değişik yaş gruplarında çok farklı sağlık semptomlarıyla mücadele eden bu çocuklara uygun gıda takviyesi türünü bulmak ve ona özel dozlarda kullanmayı kliniğe oturtmak başlığında aileler yeterli bilimsel veriye ve sağlık desteği tavsiyesine ulaşamamaktadır. Gıda takviyesi tavsiyesi konusunda, iletişime geçebildikleri ailelerle bilgi paylaşımında bulunup bu verilerle gıda takviyesi ihtiyaçlarını gidermeye çalışmaktadır.

Özellikle Covid-19 pandemisi ile birlikte tüm dünyada bağışıklık sistemine olan ilgiden dolayı gıda takviyesi kullanımı artmış ve bu yüzden piyasada kişilerin ulaşabilecekleri yüzlerce vitamin ve mineral gıda takviyesi olarak kullanıma sunulmuştur. Kafaları ve gündemleri bu çocukların eğitimleri, ilaç tedavileri ve sosyal uyum problemleri ile uğraşmakla meşgul olan ailelere bir yeni başlık daha ilave edilmiştir: gıda takviyesi kullanımı ve beslenme düzenlemesi.

Yüzlerce vitamin, mineral, probiyotik ve prebiyotik arasından kendi çocukları için en uygun gıda takviyesinin şeklini bulmak ve uygulama yöntemi oturtmak için olağanüstü çaba harcamaktadırlar. Ve bu çabalar çoğunlukla diğer başlıklarla mücadele ederken azalmış olan maddi ve manevi güçlerini olumsuz bir şekilde etkilemektedir.

Tüm bu problemleri ortadan kaldırmak için yapılması gereken şey, bu çocukların metabolik sorunlarının kişiye özel laboratuvar parametreleri ile ortaya konulması ve belirli sürelerde belirli gıda takviyelerinin belirli dozlarda kullandırılması ve sonra kullanımın sona erdirilmesidir. Özellikle beslenme problemleri biyokimyasal laboratuvar verileri ile o çocuğa özel belirlenmeli ve beslenme düzenlemeleri kişiye özel uygulamalarla aileye öğretilmelidir. Gıda takviyesi kullanımının da aslında beslenme düzenlemelerinin bir parçası olduğu öğretilmeli ve bunların kullanımının sınırsız ve sonsuz güvenli olmadığıve o kişiye özel dozlamalarla verildiğinde ancak faydalı olduğu belirtilmelidir.

Yani aslında yapılması gereken otizmle mücadele timine eğitimcilerin yanına doktorlardan ve diyetisyenlerden oluşan bilimsel beslenme uygulayıcıların da eklenmesidir. Bu uygulamanın rutine geçirilebilmesi, gereksiz gıda takviyesi kullanımını ya da çocuğa zarar veren çok farklı beslenme yöntemlerinin uygulanmasını engelleyecek ve aileyi maddi manevi birçok yükten kurtardığı gibi otizm düzenlenmesinde yol almak üzere kendilerine büyük destekler sağlayacaktır.


Doç. Dr. Zafer YÖNDEN

Tıbbi Biyokimya Uzmanı

Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı



1 Comment


Grafik Tasarım
Grafik Tasarım
Feb 06, 2023

Harika bir anlatım. Teşekkürler

Like
bottom of page