top of page
Yazarın fotoğrafıŞule Tezcan

Skolyoz (Omurga Eğriliği) Nedir, Belirtileri ve Tedavisi

Güncelleme tarihi: 24 Şub



skolyoz, omurga eğriliği, skolyoz belirtileri nelerdir ? skolyoz tedavisi nedir ? omurga eğriliği geçer mi ?

Skolyoz çok geniş bir kavram olmakla beraber birçok nedene bağlı ortaya çıkabilir ya da postüral bozukluklar dediğimiz duruşumuzdan dolayı böyle bir görüntü oluşabilmektedir. Benim size bu yazıda daha çok bahsedeceğim skolyoz türü nedeni belli olmayan ve ilerleyici olan ya da sekonder olarak ortaya çıkan skolyoz türü olacaktır. Ancak günümüzde fonksiyonel skolyoz dediğimiz tür de oldukça yaygın olarak görülmeye başlanmıştır. Özellikle çocukları düşünürsek günümüzde daha hareketsiz ya da tablet telefon gibi teknoloji kaynaklı uzun süre yanlış pozisyonlarda kalma skolyoz gibi bir görüntü oluşturabilir. Dediğim gibi bu durum fonksiyoneldir ve kasların yeniden olması gerektiği gibi çalıştırılması durumunda sağlıklı görüntüye ulaşmak kolaydır.

Bir diğer skolyoz türü ise idiyopatik skolyozdur. Özellikle adölesan(ergenlik) çağında çokça karşılaşırız.

İdiyopatik Skolyoz; omurganın lateral(yanal) eğriliği demektir. Ancak omurga göğüs kafesi ile yakından bağlantılı olduğundan multifaktöriyel ve 3 boyutlu bir deformite olarak karşımıza çıkmaktadır. 3 boyutlu denmesinin sebebi ise hem yanal hem ön-arka hem de rotasyonel bir eğriliğin olmasından kaynaklıdır.

İdiyopatik kelimesi ise aslında genelde nedeni bilinmeyen, ortaya çıkmasındaki faktörlerin saptanamadığı durumlar için kullanılan bir terimdir. Çocukların altta yatan herhangi bir nörolojik, muskuler problemleri ve radyolojik görüntülerde de kemik açısından hiçbir anomalileri yoktur. Tamamen sağlıklı çocuklarda bile hızla büyüme dönemlerinde skolyoz da hızla ilerleyici durum gösterebilir.

Adölesan idiyopatik skolyoz 10-16 yaşları arasındaki çocukların %2-4’ünü etkilediği bilinmektedir. Kızlarda skolyoz daha fazla ilerler ve tedavi gereksinmi daha fazla olur.

Skolyozun birçok sınıflaması olmakla birlikte başlıca şu şekildedir:

  • Eğrinin şekline göre;

  1. S skolyoz

  2. C skolyoz

  • Etyolojisine göre;

  1. Yapısal skolyoz

  2.  Yapısal olmayan (fonksiyonel) skolyoz

  • Skolyozun bulunduğu anatomik bölgeye göre;

  1.  Servical Skolyoz (C1-C6)

  2.  Servicotorasik Skolyoz (C7-T1)

  3. Torasik Skolyoz (T2-T11)

  4. Torakolumbar Skolyoz (T12-L1)

  5. Lumbar Skolyoz (L2-L4)

  6. Lumbosakral Skolyoz (L5-S1)

Skolyoz'un Nedenleri

İdiyopatik skolyozun gerçek etiyolojisi bilinmemektedir ancak birçok nedeni olduğu da düşünülmektedir. Genetik faktörlerin etkisinin skolyozda da gözlenebileceği öngörülmekle beraber çevresel etmenler ile birlikte ilerleme hızı ya da ortaya çıkma olasılığı artabilmektedir. Başlıca genetik kökenli nedenleri şöyle sıralayabiliriz:

  • Hormonal farklılıklar

  • Hipermobilite (elastik kas lifleri)

  • Büyüme dengesizlikleri

  • Kemik yapısındaki büyüme farklılıkları

Yukarıda sayılan maddelere sahip her çocuk skolyoz riski altındadır diyemeyiz ancak eğer genetik bir alt yapısı varsa risk grubunda bulunabilir denebilir.

Bunun dışında bazı hastalıklara bağlı sekonder olarak skolyoz geliştiğini görebilmekteyiz. Sekonder skolyozun nedenleri arasında; nöromusküler hastalıklar, spina bifida, serebral palsiye bağlı kas dengesizlikleri, bacak boyu eşitsizliklerinde zamanla omurganın eğrileşmesi görülebilmektedir.

Bir de fonksiyonel skolyoz dediğimiz türde ise; göreceli olarak postüre, kalça hizalanmasına, tabana eşit ağırlık aktaramama gibi nedenler dolayısıyla aslında omurgada herhangi bir kalıcı ya da ilerleyici bir bozukluk yokken dışarıdan bakıldığında skolyozvari görüntünün oluşmuş olmasıdır.


Skolyoz'un Belirtileri

  • Omuz seviyelerindeki eşitsizlik

  • Sırtta gözle görülebilen kavis ya da aşırı çukurluk

  • Kalça hizalarında eşitsizlik

  • Kürek kemiklerinin eşit hizada olmaması

  • Bir yana eğimli oturma veya ayakta durma

  • Boyun, sırt, bel boyunca yaşanan ağrılar

  • Başın orta hatta durmaması

  • Kollar yandayken bitiş hizalarının farklı olması

  • İlerleyen vakalarda nefes darlığı

  • Üzerine giyilen giysilerin düzgün durmaması

DEĞERLENDİRME

Çocuklar veya aileleri öncelikle ergenlik döneminde omuzların öne doğru pozisyonlanmasıyla bu durumdan şüphelenmeye başlıyorlar. Özellikle kız çocuklarında ergenlikle beraber göğüslerin belirginleşmesi ile postürün bozulması pozitif seyir göstermektedir. Bu gibi birçok neden ile aileler öncelikle bir ortopedi hekimine başvuru yaparlar. Hekim muayenenin ardından röntgen ile bu durumu netleştirir ve açıyı belirler. Ardından fizyoterapiste yönlendirir. Fizyoterapistler değerlendirmede;

  • Anamnez: Hastalığın ilk fark edildiği zamanı, yaşı, aile geçmişini, ek hastalıklarını, günlük yaşamında sık kullandığı pozisyonları not eder.

  • Postür Değerlendirmesi: Postür değerlendirilirken önden, arkadan ve yandan olmak üzere 3 farklı yönden değerlendirilmesi gerekmektedir. Önden bakıldığında sağa veya sola doğru gövde yönelimi var mı, omuzlar eşit hizada mı gibi şeyler önem arz eder. Arkadan bakıldığında ise tüm omurların spinoz çıkıntıları işaretlenir ve apex dediğimiz eğiriliğin tepe noktaları bulunmaya çalışılır, Gluteal çizgilerin eşit olup olmadığına, kürek kemiklerinin pozisyonuna, diz arkası çizgilerin eşitliğine ayrıntılı bir şekilde çocuğun üstünde olabildiğince az kıyafet varken değerlendirilir. Son olarak yandan bakıldığında ise kifoz(kamburluk), lordoz(bel çukurluğu) açılarında normalden sapmanın olup olmadığına bakılır. Tüm bunların yanında omurga bir bütündür ve çene ve baş pozisyonunu da etkileyebilmektedir. Bu yüzden başın anterior tiltine de bakılır ve not edilir.

Ayrıca postür değerlendirmesi ayakta yapıldıktan sonra oturma pozisyonunda da değerlendirilmesi yapılmalıdır.

  • Eklem Hareket Açıklığı: Vücuttaki kısıtlılık oluşturabilecek eklemlerin açı değerlerine gonyometrik ölçüm ile bakılır.

  • Motor Kuvvet Değerlendirmesi: Tedavi sürecine eşlik edecek olan zayıf olan ve kuvvetli olan kaslar değerlendirilerek tespit edilir.

  • Kas Kısalık Değerlendirmesi: Omurga çevresindeki bazı kasların eğriliğin yönüne göre uzaması ve kısalması mümkündür. Dolayısıyla omurga çevresi kaslar, karın ve bel bölgesindeki kasların bazılarının uzayıp zayıfladığını, bazılarının ise kısalıp tonusunun arttığını bilmekteyiz. Değerlendirmeler sonucu uygun tedavi protokolünü oluşturmak için kısa olan kaslar tespit edilmelidir.

  • Esneklik Değerlendirmesi: Esneklik değerlendirmesi yapılarak omurganın eski haline gelme veya istenilen pozisyonun daha kolay verilmesinin sağlanması açısından önemlidir. Aynı zamanda esneklik omurganın stabilitesinin az olmasına ve dolayısıyla açının artmasına neden olabilmektedir.

  • Adam’s Testi: Skolyoza özgü olan bu test omurgada eğriliğin saptanmasında doktor ya da fizyoterapistlere yardımcı olmaktadır. Bireyden yavaşça öne eğilmesini isterken bir yandan da su terazisi mantığında çalışan alet ile çıkıntılar üzerinden ilerlenerek eğriliğin nerede başladığı ve kabaca eğriliğin kaç derece olduğu ya da skolyoz var mı yok mu diye karar vermede ilk aşamada kullanılabilmektedir.

PROGNOZ (HASTALIĞIN SEYRİ)

Skolyoz her kişide farklı ilerleme hızına sahiptir ancak kız çocuklarında daha hızlı ilerlediği bilinmektedir. Ya da hızla boyu uzayan çocuklarda da eğriliğin ilerlemesini engellemek oldukça zordur.

Skolyozun seyrinde 3 temel faktör vardır. Bunlar; cinsiyet, boyun uzama ihtimali, teşhisin konulduğu andaki açının derecesi. Skolyozun çocuklarda kemik gelişimi tamamlanıncaya kadar devam edebileceği de öngörülmektedir.

Biz fizyoterapistler ve doktorlar olarak genellikle skolyozu derecesine göre 3’e ayırmaktayız ve tedavi yöntemleri de genellikle bu açılara göre belirlenmektedir.

  • 10-25 derece: Hafif skolyoz olarak adlandırılır. Genellikle egzersiz ve fizyoterapi müdahaleleri ile kontrol altında tutmak mümkündür.

  • 25-45 derece: Orta Derece skolyoz olarak adlandırılır. Omurga eğriliği belirgin haldedir. Bu aşamada egzersiz ve fizyoterapiye ek olarak kişiye özel korse uygulamaları tedavi sürecinin önemli parçasıdır.

  • 45 derece: Şiddetli skolyoz olarak bilinmektedir ve genellikle cerrahi seçenek düşünülebilir. Her ne kadar cerrahi düşünülse bile ilerlemeyi durdurucu ya da cerrahi sonrası toparlanmayı artırıcı olarak fizyoterapi ve korse ile ek olarak desteklenmesi gerekmektedir.

Skolyuz'un Tedavisi

Tedaviler genellikle koruyucu veya önleyici olması açısından fizyoterapi müdahaleleri ile yapılır. Skolyoz kişiye özeldir, imza gibi her kişide farklıdır. Bu yüzden kişiye özel egzersiz programları ve tavsiyeler reçete edilmektedir. Ancak bilinmelidir ki hem skolyozun önlenmesinde hem de skolyozun tedavisinde en önemli araç egzersizlerdir. Tedavide amaç:

  • Eğriliğin derecesinin ilerlemesinin önüne geçilmesi

  • Eğer mümkünse eğiriliğin derecesinin azaltılması

  • Doğru vücut algısının yeniden kazandırılması

  • Büyümenin desteklenmesi

  • Skolyozdan kaynaklı oluşabilecek ikincil sorunların önüne geçilmesi

  • Solunum kapasitesinin artırılması

  • Kozmetik açıdan uygun görüntünün oluşmasını desteklemek

Schroth Terapi günümüzde en sık kullanılan skolyoza özgü 3 boyutlu egzersiz tedavisidir. Omurganın düzgünlüğü için hem hareketliliği hem traksiyonu(uzaması) hem de tüm bunların yanında solunum ile kombine bir tedavi şeklidir. Farklı pozisyonlarda birçok egzersiz çeşitliği olmakla beraber özel olarak eğitimini alan fizyoterapistler tarafından uygulanmaktadır.

Korse Tedavisi ise; daha ciddi protokolleri olan bir uygulamadır. 3 nokta prensibine göre ölçü alınarak yapılan ortezler 23 saat giyme zorunluluğu ile zor ama bir o kadar etkili bir tedavi seçeneğidir. Büyüme plakları kapanmamış çocuklarda ve 25 derecenin üzerinde Cobb açısı olan çocuklarda egzersizi destekleyici ve giyilme süresine bağlı olarak düzeltici etkisini arttığı bir uygulamadır.

Cerrahi; skolyozun tedavisinde genellikle fizyoeterapi ve ortez tedavisi denendikten sonra tercih edilen bir seçenek olmaya başlamıştır. Ancak eğriliğin şiddeti fazlaysa veya eğrilik çok hızlı ilerleme gösteriyorsa cerrahi ilk seçenekler arasına da girebilmektedir.

Tüm bu tedavi seçeneklerinin kararını doktorunuz ve fizyoterapistiniz ile belirlemeniz en doğrusu olacaktır.


TEDAVİ EDİLMEZSE NE OLUR?

Skolyoz günümüzde tüm çocukları kapsayan riskler arasına girdiğini düşünmekteyim. Çünkü tablet telefon kullanımının gün geçtikçe artması ve uzun süreli hareketsiz kalmak, ugun olmayan pozisyonlarda uzun vakitler geçirmek ya da en basitinden ders çalışma masasının ergonomisini çocuğa uygun olmayışı riskleri arttırmaktadır. Skolyoz tanısı konmuş çocuklarda en büyük tehlike bence ilerleyici eğrilik sonucu solunum kapasitesinin etkilenmesi ve azalmasıdır. Konuşmaya, yürümeye, oyun oynamaya, merdiven çıkmaya direk etkisi olabilmektedir. Solunumun zorlanması dolayısıyla kalbi etkileyen etkileri de olabilir.

Özellikle ergenlik döneminde görüntü olarak farklı olması akranları tarafından çocukların dışlanmasına da neden olmaktadır. Veya korse kullanımı yine farklı tepkilere neden olacaktır. Bu nedenle çocuğun psikolojisinin etkilenmesine ve akademik başarısına hatta okula gitmek istememesine neden olabilir. Skolyozun erken teşhis ve tedavisi oldukça önemlidir. Fiziksel sorun olarak görülen bir durumun çocuğun metabolik durumuna, sosyal yaşantısına yakından etki edebileceğini unutmayın.


ŞULE TEZCAN

FİZYOTERAPİST

コメント


bottom of page