Apraksi Nedir ? Apraksi Nasıl Tedavi Edilir ? Dikkat Edilmesi Gerekenler
Merhabalar,
Yazıma başlamadan önce, beni yeniden sizlerle buluşturan, değerli Selçuk Bayram’a tekrar teşekkürlerimi sunmak isterim. Umarım ilk yazdığım makalem ile, özel gereksinimli çocuk sahibi ailelere birazda olsa ışık olabilmişimdir. Yeni yazıma başlamadan önce, bir önceki yazımı okuma imkanı olmamış kişiler için, kendimi ve oğlumu biraz tanıtmak isterim.
Ben Perihan Bozok Hendrickson. Otizm, Apraksi, Dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite tanısı olan, dünya tatlısı, 9 yaşında Kemal isminde bir oğlum var. Oğlumuza, Otizm tanısı 18 aylıkken, Apraksi tanısı 4 yaşındayken ve DEHB tanısı ise 5 yaşındayken konuldu. Oğlumuz, Otizm tanısı aldıktan sonra 1.5 sene yoğun olarak Türkiye’de özel eğitim ve ergoterapi desteği aldı, 3 yaşından itibarende Amerika`da eğitim ve terapi almaya devam ediyor. Bir önceki yazımda otizm tanı aşaması ve ebeveyn kabul süreci ile ilgili biraz bilgi ve deneyim paylaşımı yapmaya çalışmıştım, bu yazımda ise, Konuşma problemi olan Apraksi üzerine bilgi ve deneyim paylaşımı yapmaya çalışacağım.
Tüm ebeveynler, çocuklarının konuştuğunu, karşılıklı muhabbet ettiklerini hayal ederler, onların duygu ve düşüncelerini dile getirmesini isterler. Nörotipik çocuk dünyasında, üç aşağı beş yukarı çocuk gelişim takvimi benzer ilerlediği için, günü geldiğinde ebeveynler kuzuları ile muhabbet halinde olmaya başlarlar. Fakat bu süreç, özel gereksinimli çocuk dünyasında daha farklı ilerlemektedir. Biz özel gereksinimli çocuk sahibi ebeveynler, `bugün yarın konuşacak ` diye ümitleniriz ya da `hiç konuşamazsa` kaygı ve üzüntüsü yaşarız. Bu duyguları yaşarken eş zamanlı olarak, özel gereksinimli çocuk dünyasını bilmeyen çevremizin `hala konuşmuyor mu?, ` ne zaman konuşacak?` vb sorularına sabırla cevap vermeye çalışırız.
Apraksi nedir? Apraksi tanısını kim koyar?
Yukarıda da bahsettiğim gibi, Kemal'in Apraksi tanısı var ve tanıyı 4 yaşındayken aldı. Apraksi kelimesini okuyucular arasında ilk defa duyanlar olabilir. Apraksi, oral motor planlama bozukluğudur. Yani Apraksi tanısı olan bireyler, beyinlerindeki düşüncelerini, dile getirme problemi yaşarlar. Beyin, ağız - dil ve dudağa komut vermekte sıkıntı yaşar ama Apraksi tanısı olan çocuklar yoğun terapi ve bol tekrarla yavaş yavaş kelime çıkarmaya ve cümle kurmaya başlayabilirler.
Her konuda olduğu gibi, konuşma bozukluğu ya da gecikmesinde de erken tanı çok önemlidir. Apraksi için, Prompt terapisine, Kemal 4 yaşını geçtikten sonra başlayabilmiştik, eminim ki, daha önce fark edilmiş olsa idi daha fazla yol almış olabilirdik. Ebeveynlerden önemle ricam, eğer çocuğunuzun hali hazırda bir tanısı varsa, 2.5 - 3 yaşına gelmişse, hala konuşmuyor ve vücut v& ağız taklitlerinde zayıflık varsa, hiç vakit kaybetmeden bir uzman görüşü alsınlar. Apraksi tanısı alana kadar, Kemal'i hem Türkiye'de hem Amerika'da toplam 3 dil terapisti görmüştü ve ne yazık ki hiç biri Kemal'de Apraksi olduğunu anlayıp, tanı koyamamıştı. Kemal, 4 yaşındayken Türkiye'ye tatile geldiğimizde çok değerli bir dil terapistine götürüp, Kemal'e Apraksi tanısı almıştık. Öncesinde Kemal'i değerlendiren ya da halihazırda terapi desteği veren uzmanların koyamadığı tanıyı, sevgili hocamız Kemoş`u ilk görüşünde koymuştu. Bu cümleden de hissedildiği gibi, Apraksi tanısını dil terapistleri koyuyor ama ne yazık ki her dil terapisti değil. Apraksi üzerine uzman olan bir dil terapisti bulabilmek çok önemli. Ayrıca ek bilgi olarak belirtmek isterim, tanıyı koyabilen ama terapiyi uygulamayı bilemeyen ya da bu konuda gerekli eğitimi almamış olan kişilerde var. Örneğin, Türkiye’de tanı alıp Amerika’ya geldikten sonra rapor çıkarmak için hastaneye gittiğimizde, oradaki uzman çok net, ‘ben tanı koyabiliyorum ama terapi yapmak için eğitimini almadığım için size terapi kısmında yardımcı olamayacağım” demişti.
Aprakside Konuşma ve İletişim Süreci
Kemal 2.5 - 3 yaşındayken bazen kelime söylüyordu. Bir gün `anne` diyordu sonra aylarca demiyordu, bir gün `pizza ` diyordu, sonra o kelimeyi bir daha duymuyorduk. Ara ara gelip giden bir kelimelerde bize bugün yarın konuşma gelecek duygusu yaşatıyordu. Halihazırda dil terapiside alıyordu, kimse Apraksi`nin A’siından bahsetmiyordu ama bir şeylerin ters gittiğini hissediyorduk.
Kemal, henüz konuşamadığı ve duygularını, ihtiyaçlarını dile getiremediği için, stres yaşıyordu. Özel gereksinimli çocuk kreşine başladığımızda, kreş hocası resimlerle iletişimi önermişti. Bu öneriyi ilk söylediği an, gözyaşlarımı tutamadığımı hatırlıyorum. Bir an konuşmasından umudu kestikleri için bu yöntemi öneriyorlar diye düşünmüştüm. Sınıf hocası ve okul dil terapisti bana resimlerle iletişimin ne olduğunu, nasıl işlediğini, aslında üzerine bir çok araştırmaların yapıldığını, konuşmaya nasıl etkisi olduğunu ve ek olarak konuşmadan çok iletişim kurmanın daha önemli olduğunu anlattılar ve haklılardı da. Şu an Kemal'in kelimeleri gelmesine rağmen, gerek basılı malzeme olarak, gerek tablet içinde aplikasyon üzerinden hala resimlerle iletişimi (PECS) kullanıyoruz, özellikle cümle kurma aşamasında çok yardımcı oluyor.
Resimlerle iletişime başladıktan sonra işaret dili de öğrenmeye başladık. Çünkü Amerika'da fark ettim ki bir çok terapist, seans esnasında işaret dili de kullanıyordu, Geceleri oturup işaret dili çalışmaya başladım, gündüz Kemoş ayaktayken de öğrediğim kelimeleri ona öğretmeye çalışıyordum. Apraksi tanısı alana kadar 6 aya yakında işaret dili üzerinden iletişim kurmaya çalıştık. Türkiye'ye yılbaşı için gittiğimizde, yukarıda da bahsettiğim gibi, Kemal'e Apraksi tanısı almıştık ama tatilden Amerikaya döndükten sonra ne yazik ki pandemi başladı. Buradaki tüm terapi merkezleri, aynen Türkiye’de de olduğu gibi kapandı. İnanılmaz stres olmuştuk, yeni bir tanısı var, beyindeki dil konuşma merkezi yaşı küçükken bir an önce aktif hala gelmesi için, çalışmalar yapılmalı ama bizim elimiz kolumuz bağlı, hiç bir sey yapamıyorduk. Sonrasında Türkiye'deki dil terapistimizi arayarak bize online ebeveyn eğitimi verme imkanının olup olmadığını sorduk. Sağolsun bize çok destek oldu, Kemal'imizin ve bizim hayatımızdaki yeri çok ayrıdır. Biz, online ebeveyn prompt terapi eğitimleri almaya başladıktan sonra, hızlıca Kemal ile evde kitaplar ve ödevler doğrultusunda çalışmalarımıza başladık. Önce vücut taklitleri üzerine çalıştık, 1 ay içinde tüm vücut taklitlerini arka arkaya yapmaya başladı, sonrasında ağız taklitleri üzerine çalışmaya başladık. Ağız taklitleri, konuşmanın en önemli anahtar noktası olduğunu düşünüyorum. Küçük bir örnekle aktarmam gerekirse, eğer çocuğunuza ağzını tavşan gibi yap dediğinizde yapamıyorsa, `F` harfini çıkarmakta zorluk çekecektir ya da dili dışarı çıkarıp burnuna doğru uzat dediğinizde, bunu yapamıyorsa `L` harfini çıkarmakta yine aynı şekilde zorluk yaşayacaktır. Ağız taklitlerinden sonra nefes kontrolünü ayarlayarak, harf seslerini çıkarma, sonrasında hece, kelime, cümle kurma şeklinde çalışmalarımıza devam ettik. Kemal'in ilk kelime ses taklitleri, 5 ay boyunca evde her gün 2 saat yoğun çalışmalarımız sonrasında çıkmaya başlamıştı. Apraksi, dantel işler gibi adım adım yol alınan bir süreç ve hatta bazen tam öğrendi dediğiniz taklit ya da harf sesi üzerinden yeniden calışma yapılması da gerekebiliyor. Kas hafızası gibi düşünün, ne kadar çok kullanırsanız o kadar aktif oluyor. Instagram sayfamdan en cok ailelerin yönelttiği iki soru var. Birincisi çocuğum bir kelimeyi öğrendiğinde ilk hep kısık sesle söylüyor ya da kelimenin ilk hecesini söylüyor, sizde de durum aynı mıydı? Evet, bizde de durum aynen bu şekilde ilerledi ve hatta hala yeni öğrendiği kelimeler tam oturana kadar bir süre böyle devam ettiği dönemler oluyor. Sık tekrarla bir noktada oturmaya başlıyor.
Dil Gelişiminde Geldiği Nokta
merak edenler için de, kısa bir bilgilendirme yapmak isterim. Kemal, şu an Türkçe ve ingilizceyi eşit anlıyor. Amerika'ya Kemal 3 yaşında taşındığımızda, ilk başlarda ingilizceyi anlamakta zorluk çekmişti ama pandemi sonrası okul ve terapilerin başlaması ve sosyal ortamı çoğunlukla ingilizce olması dolayısıyla adım adım adapte oldu. Kemal, bir çok kelime tekrarını yapmaya başladı, kendi istek ve ihtiyaçlarını dile getirmek için kendiliğinden söyleyebildiği 100 e yakın kelimesi var, bu kelimelerin yüzde 90`i ingilizce. Şu an cümle kurması üzerinde çalışıyoruz. Her annenin olduğu gibi benimde hayalim bir gün oğlumla karşılıklı muhabbet edebilmek.
Beni tanıyanlar bilir, ben anlatmaya başladım mı sonunu getirmem güç oluyor. Kısaca toparlamam gerekirse, çocuğunuzun gelişiminde geri kalan alan ne olursa olsun, lütfen bir uzman görüşü alın ve bu kişi gerçekten içini gönülden yapan, eğitimi / deneyimi iyi bir kişi olsun, çocuğunuzun konuşma yetisinde nerede tıkandığınızı bulmaya çalışın, terapistlerinizin verdiği ödevleri evde yoğun bir şekilde uygulamaya çalışın.
Umarım ihtiyacı olan ebeveynlere birazda olsa ışık olabilmişimdir.
Vakit ayırıp yazımı okuyan herkese kucak dolusu sevgiler
Perihan B. Hendrickson
Muhteşem anlatmışsınız, apraksi konusunda uzman birinin yazisini okusam bukadar iyi anlayamazdim, apraksiyi ilk sizden duydum ve yaşadığım şehirdeki dil konusma terapistleriyle paylaştım, maalesef bu konuda çalışmış kimse yok. Kemoş'un dil gelişim sürecine baktığımda benim oğlumda da apraksi olduğunu anlıyorum