top of page

Yönerge Takip Becerileri Nasıl Öğretilir ?

Bu yazımda yönerge takip becerileri çalışılırken yapılan hatalardan ve kendi çalışmalarımda dikkat ettiğim noktalardan bahsedeceğim. Alıcı dil becerileri yazımda yönerge takip becerilerine ayrıca değineceğimi söylemiştim. Birçok yönerge için çalışma örnekleri yazımın içinde bulabilirsiniz.


ANLAM EKSİKLİĞİ


Otur, bekle, al, ver, alkış yap vb. yönergeleri çalışırken, hareketlerin amacından ve anlamından uzak, koşullamaya dayalı çalışmaları gözlemledim. Oysa insan davranışlarının ve etkileşimin arkasında bir anlam, beklenti bulunmaktadır. Örneğin otobüs beklemek, yemeği beklemek gibi oysa, bir çemberin içine alınıp kimse bize ‘’bekle’’ yönergesiyle beklemeyi öğretmedi.

Bu yüzden ‘’bekle’’ komutunu, sınıfa girerken/çıkarken, Dolaptan oyuncağı alırken, yemek zamanı gibi doğal sürecin içinde çıkan fırsatları eğitsel olarak kullanarak çalışmak, daha işlevsel ve kalıcı bir öğrenme sağlıyor.

‘’BY BY’’ yapmak bir vedalaşma anlamı taşır. Bir dersin sonunda sadece bir kere vedalaşacağımız için sadece bir kere by by yapmak için fırsat vardır. Eğer ‘’by by’’ yapmayı çalışacaksak diğer sınıflar ziyaret edilmeli ve çıkarken ‘’by by’’ yapmak için fırsat yaratılabilir. Sınıfta 40 dakika boyunca by by çalışıp hiç vedalaşmıyorsa, bu hareketin sosyal işlevine uygun bir çalışma olmayacaktır.

Düşünmeden, sadece programda yazıyor diye bir yönerge çalışılmaz. Çalışacağımız yönergenin neden o programa seçildiğini, çocukta bunu neden istediğimizi sorgulamamız gerekiyor.


‘’VER’’ KOMUTUNU NASIL ÇALIŞIYORUM?


Çocuğun önüne bir nesne koyup ‘’Ali … ver’’ demek bana çok yavan geliyor. Çocuğun dikkatini çeken, sesli, ışıklı bir oyuncağı veya kurmalı bir oyuncağı çalıştırıp çocuğa veriyorum. Oyuncak durup çocuk tekrar çalışmasını istediğinde bana vermesini istiyorum. Verdiğinde tekrardan çalıştırıp çocuğa veriyorum. Oyuncak doğal bir pekiştireç görevi gördüğü için başka bir pekiştireç kullanmıyorum. Eğer çocuk vermezse elinden sanki o veriyormuşçasına yavaşça alıp aynı yolu izliyorum.


FIRSATLARI KAÇIRMA

Sınıfa girerken kapıyı açmak, ışıkları açmak, dolaptan materyalleri almak, camları açmak/kapatmak, sınıftan çıkarken materyalleri yerleştirmek, camları kapatmak, ışığı kapatmak, kapıyı kapatmak vs.

Sadece derse giriş ve çıkıştaki rutinleri birer fırsat olarak kullansanız hem bağlamına uygun çalışmış olursunuz hem de bu rutinler boşa gitmemiş olur. Şunu da ekleyeyim yönerge takip becerilerini arttırmak için ayrı bir edinim dersi yapmıyorum öğrencilerimle.

Dersimiz taklit, eşleme, dil konuşma veya oyun saati olsun fark etmeksizin, her ders içinde doğal olarak oluşan fırsatları yönerge takip becerileri için kullanıyorum. Bu bir noktada kısıtlı eğitim süremizi de daha verimli hale getiriyor. Yönerge çalışmalara harcayacağımız ders saatini başka bir amaç için kullanabiliyoruz. Kısacası her ders yönerge takip becerilerini çalışmış oluyoruz ve anlamsız yönergelerle değil, işimize yarayan günlük hayattaki yönergeleri doğal bir seçilimle çalışmış oluyoruz.


‘’Dizlerine vur, sıraya vur’’ diye hayatım boyunca kimse bana yönerge vermedi…


SIRALI YÖNERGELERİ ÇALIŞMAK

‘’alkış yap, sıraya vur, ayağa kalk.’’ Bunu şimdi neden yapıyoruz?

Oysa hayattaki sıralı yönerge nedir ?

‘’ Türkçe kitaplarınızı çıkarın ve 56. Sayfasını açın.’’

‘’ Markete gidip 2 kilo soğan ve 5 yumurta alır mısın?’’

Ama yukarıdaki yönerge biraz dans figürlerine benziyor değil mi? O zaman neden bir müzik açıp basit hareketlerle bu yönergeleri çalışmıyoruz? bir çocuk şarkısı açarsınız, ‘’evett şimdi masaya vuruyoruz, pat pat pat, şimdi zıplıyoruz zıp zıp zıp.’’


Ağır vakalarda aşırı yapılandırılmış bir yönerge takip dersi yapılabilir. Meslek hayatım boyunca bu tarz çalıştığım iki öğrencimde 7+ yaş ve ağır otizmli çocuklardı. Hem yardım seviyemiz en üstte (fiziksel yardım) hem yapılandırma seviyemiz en üstte çalışıyor ve maddi pekiştireç kullanıyordum.

Bu durum bile yönergeleri bir anlam ve bağlam doğrultusunda çalışmaya engel değildir. Örneğin ver komutunu, saklama kabının içine pekiştireci koyuyor ve kabı açamadığı için vermesi şeklinde çalışıyordum.


Şimdide bir yere yönelme içeren yönergelerden bahsedelim. … GETİR, …. GÖTÜR, …ya KOY


GETİR

Çocukla yakın mesafeden çalışılan yönergelerden sonra, mesafenin açıldığı ve çocuğun yönergeyi aklında tutarak hareket etmesi gereken yönergelere geçiyorum. Bunlardan ilki ‘’GETİR’’ yönergesidir.


Çocuğun dikkatini çeken kurmalı bir oyuncağı kurup çocuğa veriyorum. Oyuncak durduğunda, çocuk eline alıp tekrar kurmaya çalışıyor. Bu durum ‘’getir’’ yönergesi için bir fırsat yaratıyor. ‘’ Ali bana getir.’’ Gibi standart bir cümle ile ve elimi uzatarak görsel ipucu ile de destekliyorum.

İlk başta sadece birkaç adım uzağındayken, çalışma ilerledikçe mesafeyi açmaya ve çocuğun başka yönlerinden yönergeyi vererek, genelleme çalışmaları yapıyorum. Bu sadece ‘’getir’’ yönergesinin mantığını anlaması için yaptığım bir çalışmadır. Daha sonra bir parkur oyununda, çocuğun bildiği nesneyi bana getirmesini istiyorum İşi eğlenceli kılmak önemli, kısaca şöyle;

Bir parkur kuruyoruz, kayma, zıplama, eğilme, dengede yürüme hareketlerini içeren (evdeki eşyalardan rahatlıkla yapabilirsiniz) parkurun başına at ve arabayı koyuyorum ( ikisi de bildiği nesne) ben parkurun sonundan ‘’atı getir’’ dediğimde çocuğun doğru nesneyi seçmesini bekliyorum.


GÖTÜR

Bu yönergeyi, ebeveynlerden birini derse alarak çalışıyorum. Yine kurmalı oyuncaklar üzerinden gidiyorum ama bu sefer oyuncak durduğunda ‘’babaya götür açsın.’’ Yönergesini veriyorum. Bu çalışma deneyimlerime göre bu yönergenin en basit başlangıç basamağıdır.

Daha sonra bu çalışmanın aynısını başka kişilerle olacak şekilde ve o kişilerin evin başka bölümlerinde olacak şekilde genişletiyorum.

Anne mutfakta, abi odada gibi türevlerini ödev olarak aileye veriyorum. Bu ödevlendirme hem ders süremizi bu amaç için daha fazla harcamamamızı sağlıyor hem de çocuğun ihtiyaç halinde başka kişilere, başka mekanlara götürmesini de genellemiş oluyoruz. Sevdiği oyuncakları ile çalıştığımız için başka bir pekiştirece gerek kalmıyor ve çocuğun dil seviyesine göre yöneldiği kişiyle iletişime geçmesi için de bir fırsat doğuyor.


…ya KOY

Masaya/ kutuya koy yönergesini çalışırken, bir önceki ‘’götür’’ yönergesini mutfağa/banyoya götür olarak tekrardan çalışıyorum. ‘’koy’’ yönergesini çalışırken, yaptığımız parkur çalışmalarının ortasına 1 istasyon yapıyoruz. Çocuk parkura başlayıp bu istasyona geldiğinde ‘’…yı kutuya koy.’’ Yönergesini veriyorum. Başarılı olursa parkura devam ediyor bu da doğal bir pekiştireç görevi görüyor.

Dersin sonunda oyuncaklarımızı toplamak, bu yönergenin çalışıldığı en güzel andır. Aslanı kutuya koy, kalemi masaya koy, kutuyu getir, kutuyu dolaba koy, kartları kutusuna koy, telefonumu al bana getir (ikili yönerge de verdik)


Fırsatları kaçırmamak, yönergeleri anlamlı ilişkiler halinde çocuğa vermek, yönergenin işlevini çocuğa hissettirmek çok önemlidir. Çocuğun ilgileri üzerinden çalıştığımız için dikkatimiz yoğun, başarı sayımız fazla, genelleme eksiğimiz daha az ve maddi pekiştireçlere gerek kalmadan öğrenmeler sağlanabiliyor.


Sorularınızı forum kısmından sorabilirsiniz.

Fırsatları arttırmak için şu yazıyı okuyunuz> Evde çocuğumu nasıl destekleyebilirim ?


SELÇUK BAYRAM

ÖZEL EĞİTİM ÖĞRETMENİ

Comments


bottom of page